google-site-verification: google3956985213adcb86.html BİLGİGÜVERCİNİ
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kolanın Zararları: Sağlıklı Bir Yaşam İçin Önemli Bilgiler

Kola, dünya genelinde en çok tüketilen gazlı içeceklerden biridir. Ancak, bu popüler içecek sağlık açısından ciddi riskler taşımaktadır. İşte kolanın zararları hakkında bilinmesi gerekenler:

Astım ve Alerjik Reaksiyonlar
Kola içeriğinde bulunan sodyum benzoat, potasyum emilimini engelleyerek astım ve egzema gibi alerjik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Böbrek Sağlığı Üzerindeki Etkiler
Kola, yüksek fosforik asit içeriğiyle böbrek taşı oluşumuna neden olabilir ve böbrek sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Kan Şekeri Dalgalanmaları
Kolayı tüketmenin ardından kan şekeri hızla yükselir ve insülin salınımı artar. Bu durum metabolik dengenin bozulmasına yol açabilir.

Obezite Riski
Yüksek şeker ve boş kalori içeriği, kolanın kilo alımını tetikleyen başlıca faktörlerinden biridir. Besleyici değer sunmaması, zararlı etkilerini daha da artırır.

Diş Çürümesi
Koladaki şeker ve asit miktarı, diş minelerini aşındırarak çürüklere yol açar.

Kalp ve Metabolik Problemler
Kola, glikoz şurubu nedeniyle metabolik sendrom riskini artırabilir; bu da kalp hastalıkları ve kötü kolesterol seviyeleriyle ilişkilidir.

Hormon Bozuklukları
Kola şişelerinin üretiminde kullanılan BPA maddesi, endokrin sistemine zarar vererek hormonal dengesizliklere neden olabilir.

Kemik Erimesi (Osteoporoz)
Kolada bulunan katkı maddeleri, kemik sağlığını tehdit ederek osteoporoz riskini artırabilir.

Tip 2 Diyabet Riski
Yüksek şeker içeriği, insülin direncine neden olabilir ve diyabet riskini artırabilir.

Kolanın zararları bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış ve sağlık uzmanları tarafından sıklıkla dile getirilen bir konu olmuştur. Sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen bireyler, kolanın yerine doğal ve besleyici içecek alternatiflerine yönelmelidir.
Read more »

VÜCUDUMUZUN VERDİĞİ SİNYALLERİ TANIYALIM

Vücudumuzun bize gönderdiği işaretleri tanımak ve bu işaretlere göre hareket etmek, hem kişisel sağlığımız hem de iş performansımız için kritik öneme sahiptir. İşte vücudumuzun bize verdiği bazı önemli işaretler ve bunların anlamları:
  • Kuru Cilt
Kuru cilt, vücudumuzun A ve C vitamini eksikliği ve susuzluk yaşadığını gösterir. Bu durumu düzeltmek için bol su içmeli ve vitamin açısından zengin besinler tüketmeliyiz.
  • Sivilce
Sivilceler, genellikle C vitamini ve çinko eksikliğinden kaynaklanır. Beslenmenizde bu vitamin ve minerallerin yeterli olduğundan emin olun.
  • Yaraların Geç İyileşmesi
Yaralarınızın geç iyileşmesi, C vitamini ve çinko eksikliğine işaret edebilir. Bu durumda, bu vitaminlerin takviyesi faydalı olacaktır.
  • Egzama
Egzama, vücudumuzun iyi yağlar ve probiyotiklere ihtiyaç duyduğunu gösterir. Bu eksiklikleri gidermek için diyetinize iyi yağları ve probiyotikleri eklemelisiniz.
  • Uçuk
Uçuklar, E vitamini eksikliğinin bir belirtisi olabilir. E vitamini açısından zengin gıdalar tüketmek, bu sorunu hafifletebilir.
  • Kepek
Kepek, çinko eksikliğinden kaynaklanabilir. Çinko içeren besinler tüketerek bu sorunu giderebilirsiniz.
  • Deri İltihabı
Deri iltihapları, B6 ve B3 vitamini eksikliğine işaret eder. Bu vitaminleri yeterince aldığınızdan emin olun.
  • Ağız Kenarında Çatlaklar
Ağız kenarında çatlaklar, B2 vitamini eksikliğini gösterir. Bu durumu düzeltmek için B2 vitamini açısından zengin gıdalar tüketmelisiniz.
  • Ellerde İzler
Ellerde izler, demir eksikliğinin bir göstergesi olabilir. Demir takviyesi alarak bu sorunu çözebilirsiniz.
  • Sedef Hastalığı
Sedef hastalığı, D vitamini eksikliğinden kaynaklanabilir. D vitamini içeren gıdalar tüketmek ve gerektiğinde takviye almak önemlidir.
  • Kırışan Cilt
Kırışan cilt, Koenzim Q10 eksikliğine işaret eder. Bu durumda, Koenzim Q10 takviyesi almak faydalı olabilir.
Read more »

7 Adımda Horlamayı Durdurun

horlama için çözüm önerileri


Yetişkinlerin yüzde 45'i zaman zaman horluyor. Horlamak aslında ciddi bir problemdir. Horlayan insanların yüzde 75'inde obstrüktif uyku apnesi bulunur. Bu da kalp hastalıkları riskini artırır. Horlama evlilikte de büyük sorunlara neden olabilir.

Uyuduğunuz pozisyonu değiştirin 
Sırt üstü yatarsanız dilinizin tabanı ve damağınızın yumuşak kısmı boğazınızın arka duvarına çöker ve uyku esnasında ses çıkarır. Yana dönerek yatmanız bunu önlemeye yardımcı olabilir. 
Bir vücut yastığı (tüm vücudu destekleyen tam uzunlukta bir yastık) yatış pozisyonunuzda düzeltme sağlar. Yana yatarak uyuyabilmenizi sağlar ve bu da horlamanızı büyük ölçüde azaltabilir.

Kilo verin 
Kilo vermek horlamayı durdurmaya yardımcı olabilir ama bu kesin bir çözüm de değildir. Sonuç olarak zayıf insanlar da horlar. 
Eğer kilo aldıysanız ve horlamaya başladıysanız, kilo vermeniz horlamayı durdurmanıza yardımcı olabilir. Boynunuzun etrafında kilo alırsanız, aldığınız kilolar boğazın iç çapını sıkarak, uyku sırasında horlamanıza neden olabilir. 

Uykudan önce alkol horlamaya neden olur 
Alkol ve sakinleştiriciler, boğazınızın arkasındaki kasların dinlenme tonusunu azaltır; bu da daha çok horlamanıza neden olur. Uyumadan dört ila beş saat önce alkol içmek horlamayı daha da kötüleştiriyor. Normalde horlamayan insanlar alkol aldıktan sonra horlayabilirler. 

İyi uyku hijyeni uygulayın 
Kötü uyku alışkanlıkları (zayıf uyku hijyeni olarak da bilinir), alkol alımına benzer bir etki yapabilir. Mesela uzun saatler boyunca yeterince uyku uyumadan çalışmak, nihayetinde aşırıya kaçtığınız anlamına gelir. Sert ve derin uyuduğunuzda, kaslar flopi yapıyor, bu da horlamaya neden oluyor. 

Burun geçitlerini açın 
Horlamanın burunda başlaması durumunda, burun pasajlarının açık tutulması horlamayı durdurmaya yardımcı olabilir. Açık burun pasajı havanın yavaşlamasına izin veriyor.
Eğer burun kanallarınız herhangi bir sebepten ötürü tıkalıysa hızlı dolaşan hava horlamaya neden olacaktır. 
Yatmadan önce sıcak bir duş burun kanallarının açılmasına yardımcı olur. Ayrıca, duşta burnunuzu tuzlu suyla durulayın. Kanalları açmaya yardım etmek için duş alırken burnunuzu parmağınızla yıkayın. 
Burun kanallarınızı açmak için tuzlu su çözeltisiyle birlikte, sinüzit kürü de kullanabilirsiniz. Eğer sorun damağınızda değil de burnunuzdaysa, eczanelerden alabileceğiniz burun bantları da burun pasajlarınızı kaldırmak ve açmak için kullanılabilir. 

Yastığınızı değiştirin 
Yastık kılıfınızı en son ne zaman değiştirdiniz? Yastığınızda bulunan alerjinler horlamanıza neden olabilir. 
Tozlar yastıklarda birikir ve horlamaya neden olabilecek alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Evcil hayvanların yatakta uyumasına izin verilmesi, onların yatağınızda tüy bırakmasına neden olur bu da rahat nefes almanızı engelleyebilir. Eğer gündüzleri iyi hissediyor da akşamları nefes almakta zorlanıyorsanız, bu gibi sebepler horlamanızın nedeni olabilir. 
Yastıklarınızı sık sık havalandırın ve yastık kılıflarınızı kısa aralıklarla değiştirin. Ve tabi ki evcil hayvanlarınızı yatak odanızdan uzak tutun. 

Vücudunuzu susuz bırakmayın 
Bol miktarda sıvı tüketin. Burnunuzdaki ve yumuşak damağınızdaki enzimler kuruduğunda yapışkan oluyor. Bu da horlamaya neden oluyor. Sağlıklı kadınların günde yaklaşık 11 bardak (bütün içeceklerden), erkeklerin ise yaklaşık 16 bardak tüketmeleri gerekir.
Read more »

covid mi? grip mi? nezle mi?

Corona virüs semptomlarının diğer hastalıklarla karşılaştrıması
 

Read more »

COVID-19 ve Mevsimsel Hastalıkların Farkı

COVID-19 grip, soğuk algınlığı ve mevsimsel alerjilerin belirtileri arasındaki farklar

COVID-19 grip, soğuk algınlığı ve mevsimsel alerjilerin belirtileri arasındaki farklar


 

Read more »

COVID-19 için RİSKMETRE

Bizim “risk yönetimi” kapasitemizle ilişkili. Risk yönetimi de öncelikle “bulaşmayı azaltmak”tan geçiyor. Bulaşmayı azaltmanın en etkili çaresi olarak da virüs yükü yüksek mekânlardan uzak durmak gösteriliyor. Geçtiğimiz günlerde elime geçen (Kaynak: Texas Medical Association) bir riskmetre sıralamasını editör arkadaşlarla yeniden gözden geçirdik ve sizinle paylaşmaya karar verdik. İşte o mükemmel ve detaylı riskmetre... Lütfen dikkatle inceleyin ve mümkün olduğunca çok insanla paylaşmaya gayret edin.
Osman Müftüoğlu Hürriyet Gazetesi 18 Temmuz 2019

Read more »

HASTALARDAN İLAVE ÜCRET ALINMAYACAK HİZMETLER

Aşağıda belirtilen sağlık hizmetleri için hiçbir ilave ücret alınamaz. Ancak; Yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında (vakıf üniversiteleri hariç) öğretim üyesi tarafından verilen 18 yaşını doldurmamış çocuklar hariç olmak üzere; SUT eki EK-2/B ve EK-2/C Listesindeki 618200-P618200 kodlu “Koklear implant yerleştirilmesi” işlemi için ilave ücret alınabilir. Ayrıca Yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında (vakıf üniversiteleri hariç) öğretim üyesi tarafından verilen SUT’un 2.1.1 numaralı maddesi kapsamındaki sağlık hizmetleri ve kardiyovasküler cerrahi branşında yapılan cerrahi işlemler için de ilave ücret alınabilir.
  • Acil servislerde verilen ve SUT eki EK-2/B Listesinde yer alan 520.021 kod numaralı “Yeşil alan muayenesi” adı altında Kuruma fatura edilebilen sağlık hizmetleri hariç olmak üzere, acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,
  • Yoğun bakım hizmetleri,
  • Yanık tedavisi hizmetleri,
  • Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),
  • Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,
  • Organ, doku ve kök hücre nakillerine ilişkin sağlık hizmetleri,
  • Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,
  • Hemodiyaliz tedavileri,
  • Kardiyovasküler cerrahi branşında yapılan cerrahi işlemler. (İstisnai sağlık hizmetlerinde belirtilen işlemler hariç)
  • SUT eki EK-2/B ve EK-2/C Listesindeki 618200-P618200 kodlu “Koklear implant yerleştirilmesi” işlemi
Read more »

TUZ VE SAĞLIK


Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak ve kemik sağlığını olumsuz etkilememek amacıyla günlük olarak tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram olarak önermektedir.
2008 yılında Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı ve ülke genelini yansıtan “Türk Toplumunda Tuz Tüketimi Çalışması”na göre tuz tüketimimizin günde 18 gram olduğu belirlenmiştir.
2012’ de tekrarlanan “Türk Toplumunda Tuz Tüketimi Çalışması”na göre tuz tüketimimizin biraz azalmakla beraber halen sağlığımızı olumsuz etkileyebilecek düzeyde olduğu saptanmıştır (15 gr/gün).


Read more »

BAĞIRSAKLARA İYİ GELEN YİYECEKLER



Ayva
Ayva, bağırsakların normal bir şekilde çalışabilmesi için en etkili besinlerden bir tanesidir. Özellikle ayvanın içerisinde bulunan tanenler, midenin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Bir zehirlenme veya mide spazmı durumunda midenin çok daha güçlü olması sağlamaktadır. Bununla birlikte bağırsak enfeksiyonu rahatsızlıklarının tedavisini de hızlandıran bir meyvedir ayva.

Havuç
Özellikle gözlere iyi geldiği bilinen havuç, aslında bağırsaklara da çok iyi gelen bir besindir. Çünkü havucun içerisinde bulunan yağ asitleri bağırsakların temizlenmesine yardımcı olmaktadır. Hatta yeterli miktarda havuç tüketilmesi halinde bağırsaklarda meydana gelen enfeksiyon rahatsızlıklarının da iyileşebilmesine katkı sağlanmaktadır. Bu nedenle özellikle bağırsak enfeksiyonu gibi rahatsızlıklarda tedavi sürecini desteklemek için havuç tüketiminin önemi büyüktür.

Fasulye
Fasulye de bağırsaklar konusunda havuç ile benzer özelliklere sahiptir. Çünkü içeriğinde bol miktarda yağ asitleri bulundurmaktadır. Bu uçucu yağ asitleri de bağırsakların çalışmasını hızlandırmakta ve bağırsaklarda meydana gelen enfeksiyonların sorunsuz bir şekilde atlatılabilmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle fasulye tüketimine de önem vermek gerekmektedir.

Bamya
Maalesef herkes tarafından çok sevilmese de ve çok tercih edilmese de bamya insan sağlığı için çok faydalı bir besindir. Ayrı olarak bamya bağırsaklara çok iyi gelmektedir. Bamyanın içerisinde reçineler bulunmaktadır ve bu reçineler bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine katkı sağlamaktadır. Yani bamya tüketimi sayesinde insan vücudu mikroplara karşı çok daha korunaklı bir hale gelmektedir. Bu sayede de bağırsaklarda meydana gelebilmesi muhtemel enfeksiyonların riski de azaltılabilmektedir.

Nar
Nar, bağırsakların düzenli bir şekilde işlevini getirmesi için yardımcı olan besinlerden bir tanesidir. Nar meyvesinin içeriğinde bulunan vitaminler ve mineraller, midede yer alan mukoza tabakasının güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle bağırsakların sindirimi çok daha kolay bir şekilde yapılabilmektedir.

Armut
Özellikle kabızlık gibi rahatsızlıkların önüne geçmek için tüketilen besinlerden olan armut, bağırsaklarda meydana gelebilecek pek çok hastalığı önlemeye de yardımcı olmaktadır. Çünkü düzenli olarak armut tüketilmesi bağışıklık sistemini çok daha fazla güçlendirmektedir. Bu durum da başta bağırsakta olmak üzere tüm vücutta meydana gelebilecek enfeksiyonel hastalıkların önlenebilmesine katkı sağlamaktadır.

Tarçın
Hoş kokusu ve içerisine konulduğu tatlılara verdiği özel lezzet ile çok sevilen besinlerden olan tarçın, aslında bağırsak sağlığı için çok önemli bir baharattır. Bu nedenle bağırsak sağlığını korumak için düzenli olarak tarçın tüketimine dikkat etmek gerekmektedir. Tarçının pek çok farklı tüketim biçimi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi ve en çok tercih edileni bir bardak suyun içine bir miktar tarçın ilave edilerek içilmesidir. Bu işlem uygulandıktan sonra bağırsakların çalışmasında gözle görülür bir iyileşme yaşanabilmektedir.

Süt ve süt ürünleri
Tüm süt ve süt ürünleri içeriklerinde probiyotik bulundurdukları için bağırsaklara çok yararlı gelmektedirler. Bu nedenle aşırı miktarda olmadığı müddetçe, süt ve süt ürünleri tüketimine dikkat edilmelidir. Ancak bu ürünleri satın alırken özellikle bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir. Eğer ürünün ambalajında canlı ve aktif küfürleri içerdiğine dair bir ibare bulunuyorsa bu gıda bağırsaklar için çok etkili bir besindir. Her daim vücudun sağlığı için süt ürünlerinde de doğal ürünleri tercih etmeye yönelmek gerekmektedir. Yalnız sütün haddinden fazla tüketilmesi midede ciddi anlamda şişkinliğe yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra bazı kişilerin sütte bulunan laktoza karşı alerjisi de olabilmektedir. Bu nedenle bu kişilerin özellikle laktozsuz sütleri tercih etmesi gerekebilmektedir. Çünkü bu alerjiye sahip kişilerin, diğer sütleri içmesi durumunda midelerinde büyük rahatsızlıklar yaşamaları kaçınılmazdır.

Kepekli tahıllar
Kepekli tahılların içerisinde bol miktarda lif bulunmaktadır. Bu nedenle kepekli tahıllar ve kepekli tahıllar ile yapılmış ürünler bağırsak sağlığı için çok etkili yiyeceklerdir. Kepekli tahılların içerisinde bulunan lifler bağırsakların çalışma sistemini düzenlemektedir. O yüzden de beyaz ekmek yerine kepekli tahıllar ile yapılmış ekmeklerin tüketilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bağırsakları ile problemler yaşayan kişilerin bir müddet kepekli tahıllara yönelmeleri, bu problemin yavaş yavaş ortadan kalkmasına olanak sağlayacaktır. Kepekli tahıllar ekmek olarak tüketilebileceği gibi örneğin kahvaltıda kahvaltılık gevrek olarak da tüketilebilir. Özellikle sabahları lifli gıdalar tüketmek bağırsakların erken vakitte çalışmaya başlamasına olanak sağlayacaktır.

Bakliyatlar
Tıpkı kepekli tahıllar gibi bakliyatlar da bol miktarda lif içermektedir. Bu nedenle bağırsakların düzenli çalışmasına fasulye, mercimek ve bezelye gibi bakliyatlar büyük oranda yardımcı olmaktadırlar. Bakliyatların düzenli olarak tüketilmesi ile kabızlık problemleri ortadan kalktığı gibi şişkinlik ve gaz rahatsızlıklarını da en aza indirilebilmektedir.

Read more »

D VİTAMİNİ İÇEREN BESİNLER

D vitamini içeren yiyeceklerin aşağı yukarı 100 gramı günlük D vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar. D vitamini ihtiyacını sadece yiyeceklerden karşılamaya calışmak, bu yiyecekler yağ içerdiğinden kolesterolu yükseltebilir.

D vitamini içeren besinler;
  • Süt, ayran, kefir, peynir ve yoğurt
  • Tereyağı
  • Ton balığı
  • Somon
  • Uskumru
  • İstridye
  • Karaciğer
  • Yumurta sarısı
  • Tatlı patates
  • Balık yağı
  • Mantar
  • Maydanoz
  • Yonca
  • Isırganotu
  • Yulaf

Read more »

KURU FASULYENİN FAYDALARI


Doyuruculuğu, bol enerji vermesi ve tabii ki ekonomik olması nedeniyle en çok tercih edilen gıdalar arasında başı çeken kuru fasulye;

  • Tam bir protein deposu.
  • Kemik yapısını güçlendirir.
  • Karaciğer yetmezliği, böbrek taşları, kalp çarpıntı ve idrar tutukluğuna kadar birçok rahatsızlığın ilacıdır.
  • İçerisindeki lif nedeniyle kötü kolesterolu düşürür. Bu lifler kalın bağırsakta barınır ve kalsiyum ilk sırada olmak üzere önemli minerallerin emilimine fayda sağlar. Günde 1 fincan ölçüde kuru fasulye yemek 6 hafta sonunda kolesterol seviyesini yüzde 10 oranında düşürür.
  • Kabızlığı ve şişkinlik hissini giderir. Fasulye leptin hormonu salınımını sağlar. Bu hormonun salgılanması da tokluk hissi sağlar ve iştahı önemli ölçüde bastırır.
  • Kalp krizini önler
  • Kalp ve damar tıkanıklığa karşı koruyucudur. Bu sebeple kalp hastaları tüketebilirler. Ayrıca lifli bir gıda olduğu için de kalp krizini de önler. Hipertansiyona karşı koruyucudur. Yüksek olan tansiyonu düşürmekte oldukça etkilidir. Günlük 12-33 gram lif alımının kan basıncını düşürdüğü gözleniyor. Ayrıca, lifli gıdanın kalp krizi ölümlerini yüzde 27 azalttığı biliniyor.
  • Hamileler tüketmeli. Folik asit ve demir içeriğinden çok zengin olması nedeniyle gebelik döneminde tüketilmelidir. Bebek ve anne sağlığı için bol bol tüketmekte fayda var.
  • Vücudun enerji ihtiyacını karşılamasının yanı sıra zihin ve beden yorgunluğunu giderir.
  • Kemik yapısını güçlendirir ve vücudun gelişimini destekler. Gelişim çağındaki çocuklara faydalıdır.

Read more »

PORSİYON KONTROLÜNÜ NASIL YAPILIR ?


  • Her gün aynı saatte ana öğün ve ara öğünlerinizi yiyin.
  • Ara öğünleriniz asla atlamayın.
  • Yemeklerinizi küçük pasta tabağına koyun. Küçük bir tabak 1 porsiyon yemekle dolar ve gözünüze daha dolu görünür.
  • Her meyvenin en küçük boyu 1 porsiyondur. Örneğin; bir mandalina, küçük boy elma 1 porsiyondur.
  • Yemeklerinizi daha az porsiyon pişirin. Böylece kalan yemek olmaz. Kalan yemek, hem vitamin ve mineral kaybına uğrar, hem de siz kendinizi kalan yemeği bitirmek zorunda hissetmezsiniz.
  • Yemeğinizi mutfakta 1 porsiyon tabağınıza koyun. Yemek tenceresini veya servis tabağını yemek masasına getirmeyin.
  • Restaurantlar da çocuk boyu porsiyon isteyin veya 1 porsiyon yemeği iki kişi bölüşerek paylaşın.
  • Yemek öncesi ve yemek sırasında su için. Midenizi suyla doldurun. Böylece 1 porsiyon yemekle doyarsınız.
  • Gün içinde tüm yediklerinizi yazın ve akşam gün içinde farketmeden atıştırdığınız pek çok şey olduğunu göreceksiniz. Yediklerinizi yazarak beslenmenizde farkındalık kazanırsınız.
  • 1 porsiyon yemeğinizi, iyice çiğneyerek yavaş yerseniz, yeme sürenizi uzatırsınız ve doyduğunuzu hissedersiniz.
  • Zayıflamak istiyorsanız, yediklerinizi sayın. Örneğin; 1 porsiyon fındık 6 adettir, bir avuç değildir. 1 porsiyon kiraz : 12 adettir.
  • Çok sevdiğiniz şeylerin porsiyonlarını bölün. Örneğin; 1 porsiyon dondurma : 2 toptur Bu gün 1 top yiyin, yarın 2. topu yiyin. Böylece sevdiğiniz şeyi iki gün yemiş olursunuz. Ve duygusal olarak daha çok tatmin olursunuz.
  • Duygusal açlık ve gerçek açlığı karıştırmayın. Yemekten bir saat sonra bir şeyler yemek istemeniz acıkma değildir. Bu durumlarda büyük bir bardak su için.
  • 1 porsiyon meyve 100 gr. Büyük bir muz 2 porsiyondur. Zayıflama diyeti yaparken buna dikkat etmek gerekir.
  • Paketlenmiş ürün alırken, mutlaka etiketin üzerinde ki gramlara, kalori ve yağ oranlarına dikkat  etmelisiniz. Özellikle bisküvi ve cips paketlerinin üzerinde ki etiketleri okursanız bunları satın almaktan ve yemekten vazgeçersiniz.

Read more »

HİNDİ ETİNİN FAYDALARI

Hindi eti, besin değerinin yüksek olması, yağ ve kolesterol içeriğinin düşük olması, çeşitli ürünlerle işlenebilmesi ve lezzeti ile dünyada birçok kişi tarafından tercih edilen bir kanatlı etidir. Kırmızı et ve tavuğa göre daha yüksek protein içerir ve yağ oranı da daha düşüktür. Bu sebeple, hayvansal yağları azaltmayı öneren sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır. Hindi eti B1 ve B2 vitaminleri bakımından da zengindir. Özellikle B grubu vitaminlerden olan niasin kalp damar hastalıklarının tedavisinde son derece önemlidir.

Amerika’da yapılan araştırmalar sonucu niasinin kolesterolü düşürmede ilaçlar kadar önemli bir rol oynadığı tesbit edilmiştir. Günlük 2 -3 gram niasin alınmasının kötü kolesterolü yüzde 20 - 30 düşürdüğü, iyi kolesterol oranını ise yüzde 20 - 35 artırdığı sonucuna varılmıştır.

Amerikan Ulusal Kolesterol Eğitim Programı yüksek kolesterolün tedavisinde niasinin kullanılmasını öncelikli olarak tavsiye etmektedir. Ancak doz aşımı durumlarında alerjik reaksiyonlar, baş ağrısı, mide bulantısı, mide ekşimesi, kusma, ishal, karaciğer harabiyeti gibi yan etkilerinin bulunduğu ve bu nedenle niasinin hekim kontrolünde kullanılması gerektiğini de bildirilmektedir.

Düşük yağ oranı, zengin protein, vitamin ve mineral değeri bakımından sağlıklı bir besin olduğu bilinmektedir. Hindi eti, ‘’tryptophan’’ maddesi içerir. Tryptophan, mutluluk hormonu serotonin’e dönüşür. Bu yüzden mutlu eden besinler kategorisindedir.
  • Zayıflama diyetlerinin desteklenmesinde,
  • Kalp ve damar sağlığında,
  • Kansızlığın önlenmesinde,
  • Yaşlanmaya karşı,
  • Vücut direncinin artırılmasında,
  • Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde,
etkili olabileceği belirtilmiştir.

Read more »

D VİTAMİNİ NEDİR?


D vitamini, fosforla birlikte kalsiyumun emiliminde ve kemiklerde depolanmasında görev alır. Aynı zamanda kandaki kalsiyum ve dolaylı olarak da fosfor düzeyini de kontrol eder. Kalsiyum yetersizliği ve/veya kalsiyum fosfor oranındaki dengesizlik, çocuklarda raşitizm, yetişkinlerde ise kemik erimesi gibi sorunlara yol açabilir. D vitamini kemik sağlığının yanı sıra kas işlevleri ve denge için de gereklidir. Kemikleri güçlendirmek ve kandaki D vitamini düzeyini normal aralıklarda tutmak, özellikle yaşlılarda görülen, düşme kaynaklı kemik kırıklarını yüzde 20-30 oranında azaltabilmektedir. D vitamini’nin yaşlılarda, bilişsel işlev kaybı, multiple skleroz, romatizmal eklem iltihabı, şeker hastalığı ve bazı kanser türlerine karşı da (göğüs, kolon, prostat kanserleri gibi) koruyucu olabileceği belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, çocuklar, gebeler ve emzikliler ile 50 yaş altı yetişkinler için günlük 5 µg (≥ 200 Uluslararası birim (IU), 51-65 yaş arası bireyler için 10 µg (≥ 200 Uluslararası birim (IU) ve 65 yaş üstü bireyler için 15 µg (600 IU) D vitamini alımını önermektedir.

Read more »

10 ALTIN KURALLA DİYETE BAŞLAYIN

  1. Üç saatte bir yiyin
    Vücut saatimiz her üç saatte bir yemek yememizi öneriyor. Çünkü üç saatte bir yemek, kilo verme hızını artırıyor. Düzenli yeme eylemi sonucunda kan şekeri dengesi korunuyor. Öğün atlamak, bir sonraki öğünde yemeklere saldırmanıza ve tıka basa yemek yemenize sebep olabiliyor.
  2. Kalori hesaplayın
    Kilo vermek için basit bir hesap yapmanız yeterli. Günlük olarak harcadığınız kaloriden daha az kalori alırsanız, kilo vermeniz kolaylaşır. Kilonuzla orantılı olarak günlük kalori ihtiyacınızı belirleyin ve sadece ihtiyacınız kadar kalori tüketin. Yediğiniz besinlerin ne kadar kalori içerdiğine de dikkat edin.
  3. Öğünlerinizi bölün
    Enerjinizi doğru bir şekilde tüketmek istiyorsanız, öğünlerinizi beşe bölün. Sırasıyla kahvaltıda 300-400 kalori, ara öğünde 100-200 kalori, öğle yemeğinde 400-500 kalori, ara öğünde 100-200 kalori, akşam yemeğinde 300-400 kalori tüketebilirsiniz. Bu şekilde yağ yakmanız kolaylaşacak ve metabolizmanız daha hızlı çalışacak.
  4. Az yağ tüketin
    Yağ kullanırken kalitesine dikkat edin. Hayvansal yağlardan uzak durun. Bitkisel yağları özellikle zeytinyağını tercih edin. Kalp sağlığı ve kan dolaşımı için önemli olan bitkisel yağlar ve zeytinyağı kolesterolü de düşürür.
  5. Kaliteli karbonhidrat tüketin
    Kaliteli karbonhidrat olan meyve, sebze ve tahıl ürünleri, kan şekerini yavaş yükselttiği için uzun süre tokluk hissi verir. Un, şeker ve yüksek glisemi içeren patates gibi kötü karbonhidratlarda ise durum tam tersidir.
  6. Protein ile zayıflayın
    Kilo vermek isteyenler mutlaka proteinle beslenmeli. Özellikle balık, et, yağ oranı düşük süt ve kepek ürünlerini tüketmeye özen gösterin. Bu ürünlerin tüketimi azaldığı takdirde vücuttaki kas oranı zayıflar ve metabolizma yavaşlar.
  7. Şekere dikkat edin
    Çay veya kahvenize şeker atmaktansa, tatlandırıcıları tercih edebilirsiniz. Çünkü tatlandırıcılar beyni aldatarak vücuda şeker alınmış gibi tokluk hissi verir. Ayrıca küçük tatlı kaçamaklarında yine şeker yerine çok az miktarda bal ya da pekmez kullanabilirsiniz. Az da olsa vücudun şekere ihtiyacı var.
  8. Su için
    Fazla su içemediğiniz zaman günlük enerji kullanımınızda düşüş olur. Günde iki litre su için. Karnınızın dolmasını sağlayan su, size tokluk hissi verir. Şekersiz sütlü kahveyi de dozunu kaçırmamak şartıyla içebilirsiniz. Bitki veya meyve çaylarını rahatça tüketebilirsiniz.
  9. Bilinçli beslenin
    Yemeklerinizi yavaş yiyin. Böylece hormonlarınız daha az yiyerek doyduğunuzu, beyninize doğru zamanda haber verecektir. Ayaküstü ve hızlı tükettiğiniz her şey beyniniz tarafından doğru bir şekilde algılanmaz. Hızlı yemek yediğinizde çabuk acıkırsınız ve yediklerinizdeki yağ hızlı bir şekilde vücudunuzda depolanır.
  10. Hareket edin
    Spor yapmadan kilo vermek zor! Bu nedenle, günlük yaşamımızda 10-30 dakika hareket etmeye özen gösterin. İster merdiven çıkın, ister yürüyün, ister spor salonunda ter atın veya evde yoga yapın.
Read more »

GRİBİN ÇARESİ BESİNLER

Grip olmadan önce ve gripken yapmamız gerekenlerin başında doğru beslenme geliyor.
İşte gripken yemeniz gerekenler…


Sıcak Çay
Sıcak yeşil ve siyah çay hastalıklarla savaşan antioksidanlar arasındadır. Buharıyla nefes tıkanıklığınızın hafiflemesini de sağlamış olursunuz. Bir kaşık bal ve limon ekleyerek boğazınızın ağrısını dindirebilirsiniz. Kafeinden uzak durun, bitkisel ürünleri tüketmeyi tercih edin.

Sebze-Meyve Suyu
İster ayrı ayrı ister karışık. Meyve ve sebze suları hem salata yapmaktan daha kolay hem de bağışıklık sisteminizin muhteşem savaşçıları…

Tavuk Çorbası
Tavuk çorbası olmadan bir grip yemeği düşünülemez. Besleyici ve boğazı yumuşatıcı özelliğinin yanı sıra anti-inflamatuar özelliğiyle gripte tedavi edici olduğuna dair bilimsel kanıtlar da var. Sıcak tavuk çorbası, gözlerde ve boğazda yanmaya neden olan bakteri ve virüslere karşı vücut direncini artmasını sağlar.

Hindi Sandviçi
Protein deposu olan hindi etini, iyi bir enerji kaynağı olarak tüketebilirsiniz. Sandviç şeklinde, lezzetli soslarla damak tadınıza uygun bir öğün yaratabilirsiniz.

Sarımsak
Eğer çabuk ayağa kalkmak istiyorsanız, sarımsak ilave edebileceğiniz bir çorba içmek en doğru seçimdir. Antimikrobiyal ve bağışıklık sistemini harekete geçiren özellikleriyle tıkanıklığınızı açarak ferahlamanızı sağlar.

Zencefil
Zencefil, genellikle karın ağrısı, bulantı şikayetlerini rahatlatmak için kullanılan alternatif tedavi yöntemlerinden birisidir. İltihapla mücadele edici özelliğini ortaya çıkaran araştırmalar var. Zencefili gıdalarınızın üzerine ya da gazozun içine rendeleyerek kullanabilirsiniz.

Atıştırmalıklar
Öğün aralarında atıştırın İştihanızı geri kazanmak için öğün aralarında iştah açıcı atıştırmalıklar tüketin. Bunun için protein içeren ama laktoz içermeyen içecekleri tercih edin. Çilekli ve çikolatalı içeceklerle ihtiyacınız olan vitamini, besini ve kaloriyi almak en cazip öneriler arasındadır.

Muz
Dilimlenmiş, püre veya bütün muzu bir çırpıda midenize indirin. Sık sık grip olan çocuklarda meydana bulantı, kusma ve ishal gibi rahatsızlıkları gidermeye yardımcı olur. Muz, pirinç, elma ve tost doktorların öncellikle grip diyeti önerileri arasındadır. Sindirim sisteminizin katı gıda ihtiyacını da karşılamış olursunuz.

Tost
Grip ve soğuk algınlığı beslenmelerinde tostun faydası göz ardı edilmemeli. Tost ve kraker tarzı gıdalar tüketmeye özen gösterin. Tavuklu şehriye çorbasıyla birlikte kraker ya da tost yiyebilir, böylece hem hastalıkla mücadele etmiş hem de doymuş olursunuz.
Read more »

BİR GÜNLÜK DİYET ANA ÖĞÜN PLANI


Kahvaltı İçin:
3 Biberli Menemen (311 kalori)
2 adet yumurta
200 gr sarı, kırmızı ve yeşil dolmalık biber
Menemeninizi 200 gr domatesi bir tatlı kaşığı zeytinyağı, bir iki dilim buğday veya çavdar ekmeği eşliğinde tüketebilirsiniz. Bu kahvaltı ortalama dört saat tok kalmanızı sağlar.

Öğle Yemeği İçin:
Körili Tavuk Jülyen (395 kalori)
150 gr tavuk göğüs eti
180 gr patates
Bir çay kaşığı köri
Bir çorba kaşığı zeytinyağı
Tavukları ince uzun uzun doğrayın. Az su ve zeytinyağı ile soteleyin. Küp doğranmış haşlanmış patatesleri ilave edin. Köri baharatı ekleyerek beş dakika soteleyin.

Akşam Yemeği İçin:
Levrek Izgara ( 311 kalori)
140 gr levrek fileto
90 gr haşlanmış patates
200 gr közlenmiş patlıcan
Yarım kırmızı soğan
½ demet maydanoz
Közlenmiş yarım kırmızı biber
Akdeniz yeşillikleri
Birer tatlı kaşığı zeytinyağı, sirke ve limon suyu

Közlenmiş patlıcan ve biberi küp küp kesin. İnce kıyılmış maydanoz ve soğanı bunlarla karıştırın. Yıkanmış Akdeniz yeşilliklerinin üzerine bunları yerleştirin. Sosu üzerinde gezdirin.Izgara edilmiş levrek filetosunu ve patateslerin yanında servis edin.
Read more »

BESİN ZEHİRLENMELERİNE KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI

  • Tatilimizin zehir olmasını istemiyorsak, otellerde bize sunulan açık büfe yemeklere dikkatli yaklaşmalıyız. Açık büfe yemekler uzun süreler açıkta ve sıcakta kalırlar. Bu nedenle özellikle mayonezli, yumurtalı ve yoğurtlu mezeler soğuk ortamlarda mı servis ediliyor diye kontrol etmeliyiz. Mümkünse bu tarz yemekleri , yemek saatlerinin başında almalıyız.
  • Yine açık büfe ortamlarında et, tavuk, balık gibi gıdaları üzerlerinden duman çıkmakta iken alın, böylece iç sıcaklığı bakteri üretmesine izin vermemiş olur.
  • Sıcak havalarda en çabuk çiğ et ve bunlardan oluşturulan şarküteri ürünleri bozulur. Dikkatli yaklaşmakta fayda var.
  • Dışardan almış olduğumuz sebze ve meyveleri mutlaka buzdolabında saklayın.
  • Açıkta satılan süt ve süt ürünleri pastorize edilmedikleri için salmonella bakterilerinin üremeleri bakımından uygun ortam hazırlarlar. Bunları satın almayın.
  • Buzdolabında pastorize sütü açıldıktan sonra en fazla iki gün saklayabiliriz. Krema , mayonez gibi ürünleri buzdolabı kapaklarında saklamayın. İç raflarda saklayın.
  • Eğer çiğ et, tavuk ve balığı 1 veya 2 gün içerisinde tüketmeyeceksek, derin dondurucuda yemeklik porsiyonlara göre ayırıp, saklayabiliriz.
  • Dondurulmuş ürünleri çözdürürken, dışarıda değil, buzdolabı içinde 24 saatte çözdürün. Çözdürülmüş besinleri tekrar dondurmayın.
  • Pişen yemeklerinizi oda sıcaklığında soğumaya bırakmak yerine bir saat içinde soğutup buzdolabına yerleştirin. Ayrıca içine buz veya soğuk su dolu bir kabın içine pişirdiğiniz kabı koyarak da soğutma işlemini gerçekleştirebilirsiniz.
Read more »

BESLENMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR


  • Su Tercihiniz
    Her gün 8-10 bardak su için. Minerali bol sert, alkalen gücü yüksek sular tercih edilmeli.
  • İçecek Tercihiniz
    Önceliği suya verin. Fakat farklı bir şey içmek isterseniz ayran veya soda tercih edin. Meyve suyu konsantreleri, boyalı, şekerli, aromalı meyveli içeceklere el bile sürmeyin.
  • Yağ Tercihiniz
    Daima zeytinyağını tercih edin. Zaman zaman tereyağına yer açılsın. İç yağı, kuyruk yağı, mısır özü, palmiye, Hindistan cevizi yağlarını kullanmayın. Margarinlerden uzak durun. Ayçiçeği yağı azaltılsın.
  • Balık Tercihiniz
    Soğuk sularda doğal şartlarda yetişen yağlı balıkları tercih edin. Derin sularda yetişen genç balıklar daha çok tercih edilmeli.
  • Ekmek Tercihiniz
    Aslında mümkün olduğunca az ekmek yenmeli. Kepekli veya tam tahıllı ekmekler tercih edilsin.
  • Bulgur Mu, Pirinç Mi Tercih Edilmeli ?
    Bulgur, özellikle kepeklisi tercih edilmeli. Pirincin de kepekli ve esmer olanları tercih edilmeli.
  • Süt Tercihiniz
    Besleyici değeri daha fazla olması ve alerjik etkileri daha sınırlı olduğu için keçi sütü tercih edilmeli. Çocukluk çağından sonra süt yerine yoğurt tüketilmeli. Doğal ortamlarında yetişen hayvanların sütü tercih edilmeli.
  • Şeker Tercihiniz
    Günümüzde gelinen nokta şekerin ‘’tatlı zehir’’ olduğu. Meyve şekeri bile çok sınırlı tüketilmeli. Çok tatlı meyveler tercih edilmemeli. Meyve suları olabildiğince az içilmeli. Meyvenin kendisi ve yenilebiliniyorsa kabuğu ile birlikte tüketilmeli.
  • Et Tercihiniz
    Maalesef et konusu biraz karışık. Kuzu eti tercih edilebilir. Eğer otlaklarda yetişip büyüyen danalara ulaşma imkanınız varsa dana eti de tüketilebilir. Keçi eti biraz lezzetsiz ama daha güvenilir. Tavuğu da bahçenizde büyütebiliyorsanız, etini de yumurtasını da rahatça tüketebilirsiniz.
  • Sebze Tercihiniz
    Her sebzeyi güvenle tüketebilirsiniz. Mevsiminde meyveyi yiyin. Köklü sebzeleri yapraklı sebzelerle beraber kullanarak yiyin. Çiğ yenebilen her türlü sebzeyi salata gibi yemeye çalışın. Sebze ve meyveleri iyice temizlemeden tüketmeyin.
Read more »

DİYABETLİLER EGZERSİZ YAPARKEN BUNLARA DİKKAT EDİN

  • Egzersizin kan şekerinizi nasıl etkilediğini kontrol edin. Egzersiz öncesinde ve sonrasında kan şekerinizi kontrol edin.
  • Eğer egzersiz öncesi kan şekeriniz yüksekse, sonrasında daha da yukarı çıkabilir. Bu durumda egzersiz konusunda tedbirli olun.
  • Yorucu ya da uzun süreli egzersiz de kan şekerinizin düşmesine neden olabilir. Bu durum egzersizden hemen sonra ya da bir süre sonra ortaya çıkabilir. Bu nedenle hazırlıklı olun.
  • Egzersize başlamadan önce kan şekeriniz düşükse bir şeyler atıştırın.
  • Yanınızda her zaman su ve atıştırmalık bir şeyler bulundurun.
Read more »
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...