
Bir
sanata girenler, onun usul ve göreneklerine göre yürümek
zorundaydı. Kalfalar özel törenlerle ustalığa geçerlerdi. Usta
olduktan sonra ayrı bir iş yeri açmaya hak kazanırlardı. Her iş
kolunun kurulmuş bir birliği vardı, buna ‘’lonca’’
denirdi. Anadolu Türkleri arasında loncalar XIII. Yüzyıldan beri
vardı. Loncaların en büyük görevi malın cinsini daima yüksek
tutmak, standart üretimi sağlamaktı. Loncalar esnafı ve sanat
sahiplerini sıkı bir disiplin içinde tutardı. Loncalar ‘’ihtiyar
heyeti’’ tarafından idare edilirlerdi.
İhtiyar
heyeti yapılan işi kontrol eder ve herhangi bir uygunsuzluğu
önlemeye çalışırdı. Yiğitbaşılar bir uygunsuzluk görünce,
yapılan hileyi, dikkatsizliği haber verir, ihtiyar heyeti de o
esnafı cezalandırırdı. Esnafın suçuna göre, ya dükkanı
birkaç gün kapatılır, ya kalfasına, çırağına veya kendine
bir zaman için veya devamlı olarak işten el çektirilir veya
falaka dayağı atılırdı. Bu gibi esnaf, cezasını loncada çeker,
hırsız ve katillerin bulunduğu hapishanelere gönderilmezdi. Lonca
yönetim kurullarının karara bağlayamadığı olaylar, kadılara
bildirilirdi. Kadıların hile yapan esnafa verdikleri cezalar çok
şiddetli olurdu.
Esnaf
bir de ‘’gedik usulüne’’ bağlıydı. Bir esnaf topluluğunda
bulunan kimselerin elde tuttukları iş alanına ‘’gedik’’
denirdi. Açılan yere bir başkası alınırdı. Her esnaf kolu için
belirli sayıda iş yeri tespit edilmişti. Bunların sattıklarını
başkası satamaz, yaptıklarını başkası yapamazdı. Bir esnaf
gediğe girerken, kendisinden belirli bir para alınır, karşılığında
ruhsat verilirdi.
0 yorum:
Yorum Gönder