1- Dünyanın en eski
üniversitesinin Istanbul’da olduğunu biliyor muydunuz?
856 yılında
Konstanstinopolis Üniversitesi Doğu Roma İmparatoru 3.Mikhael
tarafından kurulmuş. Dönemin ünlü hocaları tarafından
dilbilim, geometri, astronomi, hukuk dersleri veriliyordu. Eski
Büyük Saray arazisi üzerindeki Magnaura Sarayı’nda kurulmuş.
(Şimdiki Sultanahmet civarı)
2- Şehrin en eski
yerleşim yeri bugünkü Küçükçekmece Gölü’nün kuzeyinde yer
alan Yarımburgaz Mağarası’dır. Yapılan arkeolojik incelemelere
göre yaklaşık 400 bin yıl öncesine dayanan bir yerleşim
yeridir. Yalnız mağara maalesef kurtarılmayı bekliyor. Çünkü
definecilerin ilgisi sonucu mağaranın duvarları ve zeminleri
tahrip edilmiş durumda.
3- Istanbul’a gelen
turistlerin gezmeden dönmedikleri Sultan Ahmet Camii’nin dünyanın
6 minareli tek camisi olduğunu çoğumuz bilmemekteyiz. Sultan Ahmet
Camii’nden önce Mekke’deki Kabe Camii altı minareliymiş. Aynı
sayıda minarenin inşa edilmesini saygısızlık olarak kabul eden
Ulema ayaklanınca Kabe’ye bir minare daha eklenmiş ve böylece
sorun çözülmüş.
Turistler tarafından bu
camiye ‘’Mavi Cami’’ denmesinin sebebi caminin içerisine
döşenmiş olan İznik çinileridir.
Turistlerin mutlaka görmek
istedikleri bu camiyi maalesef birçok Istanbul’lu halen daha
görmemiş.
Dilerim bu güzel şehrin
ikamet edenleri olarak bu güzellikleri sadece televizyondan değil,
kendimiz birebir ziyaret ederek görürüz.
4- 1914 yıllarında
Istanbul’a Zonguldak’tan buharlı vapurlarla kömürler
taşınmaktaymış. Fakat 1.Dünya savaşı çıkıp bizim
Almanya’nın yanında yer almamızdan ötürü Rus savaş gemileri
, kömür taşıyan bu gemileri batırınca Istanbul’un hem ısınma
hem de enerji ihtiyacı oldukça kısıtlanmış oldu.
Çözüm olarak
Istanbul’un kuzey kemsindeki Kilyos Ağaçlı ve Çiftalan
mevkiindeki linyit ocaklarının işletilmesine karar verilmiş.
Kömürlerin taşınması için de yeni bir demiryolu hattı döşendi.
Bu hat Haliç’in Silahtarağa mevkiinden başlayıp Kemerburgaz’a
kadar devam ediyordu. Sonra bir kol Çiftalan’da Karadeniz’e ,
diğer kol da Kağıthane Deresi’ni izleyerek Ağaç linyit
ocaklarına ulaşıyordu.
Böylece Istanbul’un
kömür ihtiyacı çözüldü. Bu demiryolu 1951 yılında linyit
ocaklarının kapanması ile kullanılmamaya başlandı. Maalesef
bugün sadece bu hattın izleri kalmış.
0 yorum:
Yorum Gönder